Çay ya da Latince bilinen adıyla Camellia Sinensis, çaygiller familyasına ait olan ve nemli iklimlerde yetişen, yaprakları ve tomurcukları içecek olarak tüketilen bir bitki çeşididir. Yeşil çay, siyah çay ve oolong çayı gibi farklı türlerde olabilmektedir.

Anavatanı güney ve güneydoğu asya olan çay bitkisinin dünya üzerindeki pek çok tropikal ve subtropikal bölgede de yetişebilmektedir. Tarım amaçlı yetiştirilenleri 2 metrenin altında ve küçük ağaç görünümündedir. Kuvvetli bir köke sahip olan ağaç bitkisi serbest bırakıldığında 9 metreye kadar ulaşabilmektedir.

Geleneksel olarak iki varyasyonu olan ve buna göre yetiştirilen çayın bu iki varyasyonundan birisi Çin’de diğeri Hindistan ve Sri Lanka’da yetiştirilir. Yine de bu iki varyasyonun diğer hibritler tarafından git gide arka plana itildiği bilinmelidir.

Dünyada çay üretiminin lider ülkeleri sırasıyla Çin, Hindistan, Kenya, Sri Lanka ve Türkiye’dir. En az çay yetiştiriciliği yapılan kıta Afrika’dır. Bunların haricinde Japonya’da ise sadece yeşil çay üretimi yapılmaktadır ve toplaması makineyle yapılıyor olsa da kaliteleri üst düzeydir.

Çay Çeşitleri

Üretimi ve tüketimi oldukça fazla olan çayın doğal olarak pek çok çeşidi de bulunmaktadır. Dünyanın çeşitli bölgelerinde yetişen bu çeşitlere göz atarak doğru çay üretimi yapma konusundaki fikirlerimizi daha da netleştirebiliriz.

  • Vietnam Çayı: Japonya’daki yeşil çaylara göre daha fazla kafein içerden Vietnam çayı, birçok bölgede çay evi denilen yerlerde yetiştirilmektedir.
  • Sri Lanka Çayı: Sri Lanka çayı genel olarak seylan çayı olarak bilinen ve Türkiye’de oldukça tüketilen bu çay hafif içimli ve meyve aromalı olarak ikiye ayrılmaktadır.
  • Kenya Çayı: Kenya’nın başlıca döviz kaynaklarından birisi olan Kenya Çayı; siyah, beyaz, sarı ve yeşil olarak üretimi yapılmaktadır.
  • Japon Çayı: En kaliteli yeşil çay olan Sencha burada yetiştirilmektedir. Serin bir iklimde yetiştiği için ayrı bir lezzeti olan yeşil çayın Japon kültüründe sahip olduğu önemin yanısıra, dünyadaki tüketimi de gitgide artmaktadır.
  • Hint Çayı: Hint çaylarından olan Assam çayı, lezzetli, güçlü ve sert bir çaydır. Malt tadı ve parlaklığıyla bilinen hint çayının genellikle deniz seviyesine yakın yerlerde yetiştiği bilinmektedir.
  • Çin Çayı: Çin çayının da kendi içerisinde pek çok türü bulunmaktadır. Siyah bir çay türü olan keemun ve isli bir siyah çay olan lapsang souchong bunların başlıcaları olarak dikkat çekmektedir.
  • Rize Çayı: Türkiye’de en çok tüketilen çay olarak bilinen Rize Çayı, Karadeniz kıyılarında yetişen bir siyah çay olarak dikkati çekmektedir.

Çayın Faydaları

Özellikle ülkemizde sofraların ve koyu sohbetlerin vazgeçilmezi olan çayın sağlığa pek çok faydasının olduğu bilim çevrelerince tespit edilmiştir. Gelin bu faydalardan başlıcalarına birlikte göz atalım ve yetiştiriciliğin püf noktalarına geçmeden önce çayın etkileri konusunda emin olalım.

  • Siyah çay, içeriğindeki polifenoller sayesinde Parkinson hastalığını önleyici bir etkiye sahiptir. Bunun yanında bu polifenoller ağız bakterilerilerini durdurduğu ve diş iltihaplarını önlediği için ağız sağlığına da olumlu bir etkide bulunur.
  • Soğutulmuş çay poşetlerinin yüze ve göze uygulandıkları takdirde kafein içeriği nedeniyle yorgunluğun giderilmesine ve gözlerde oluşan şişliklerin azaltılmasına katkı sağlamaktadır.
  • Çay gözenekleri kapatıp terlemeyi önleyerek ayak terlemelerine ve kokusuna da engel olabilmektedir.
  • Genel olarak demlenmiş çayın astımlı kişileri rahatlattığı bilinmektedir. Hava geçişini genişleterek daha rahat nefes alınmasını sağlar.
  • Nispeten az barındırdığı kafein nedeniyle kan akışına yardımcı olup beyin fonksiyonlarını güçlendiren çay, enerji verici özelliğiyle de bilinmektedir.
  • Mide bulantısı ve ishal benzeri sindirim problemlerinin giderilmesinde yardımcı olan çay, sindirimi kolaylaştırır ve bağırsak iltihabını giderir.
  • Özellikle düzenli yeşil çay tüketiminin içerisindeki antioksidanlar sayesinde strese ve depresyona iyi geldiği ve ruh sağlığını geliştirdiği tespit edilmiştir.
  • 2014 yılında yapılan bir takım çalışmanın ortaya koyduğu üzere çayın antioksidan içeriği sayesinde kanseri önlediği belirlenmiştir.
  • Uzun süreli şekersiz çay tüketiminin diyabet riskini azalttığı bilinmektedir.
  • Özellikle siyah çayın içerisinde bulunan çeşitli maddeler kalp hastalıklarına yakalanma riskini oldukça düşürür.

Çay Nasıl Yetiştirilir

Faydaları ve çeşitlerine odaklanarak daha yakından tanıdığımız çay bitkisini nasıl yetiştireceğiz? Çay bitkisinin yetiştirilme sürecinde dikkat etmemiz gereken püf noktalara ve çay bitkisinin nasıl yetiştirileceğine yönelik detaylara birlikte göz atalım.

Öncelikle dikkat edilmesi gereken nokta, çayın yetiştirildiği bölgelerde ısının 0 derecenin altına düşmemesidir. Eğer ısı -15 derecenin de altına düşerse, çay bitkisinin tamamen donması söz konusu olacaktır. Bu sebepten dolayı ekim yapacağınız bölgenin iklim şartlarına dikkat etmeniz hayati önem taşımaktadır.

Bol su isteyen çay bitkisinin yağış miktarı yılda 1200 mm civarında olmalıdır. Bunun yanında bu yağışın günlere de eşit olarak yayılması gerekmektedir. Ayrıca çay bitkisinin verdiği hasadın kaliteli olması için de yıllık nem ortalamasının bölgede ortalama %70 olması gerekmektedir.

Çay bitkisinin kireçli topraklardan hoşlanmadığını unutmamak gerekiyor. %5’ten fazla kireç içeren topraklarda çay bitkisinin gelişmesi oldukça zordur. Toprağın pH değeri buna bağlı olarak 4.5 – 5 arasında olmalıdır. Besin maddeleri ve humusça zengin olması gereken toprağın pH değerinin 4’ün altında veya 6’nın üzerinde olması durumunda bitki gelişiminin duracağı akılda tutulmalıdır.

Düzgün bir yetiştirme süreci için arazi seçimi doğru yapılmalıdır. Buna bağlı olarak çay üretilecek bölgenin güney, güneydoğu ve güney batı yönlerine doğru olmasına dikkat etmelidir. Çaya uygun toprağa sahip olan arazinin seçilmesi de bu noktada büyük bir önem taşımaktadır.

Arazinin meyil oranının %50’den fazla olmaması ve devamlı rüzgar alan sırt tepelerden uzak durulması arazi seçiminde dikkat edilmesi gereken diğer önemli hususlardır. Taban suyunun yakın olduğu ve dere yatağı konumunda olan bölgelere de ekim yapmaktan kaçınılmalıdır. Bu bölgelerde yapılacak ekimler olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir.

Çay tohumu fazla sürgün veren fakat tohumu az olan tohumlardan seçilmelidir. Eylül ve Ekim aylarında olgunlaşan tohumlar elekten geçirilerek üstünde kalanlar ayrılır. Ayrılanların arasından da parlak, dolgun, iri ve yuvarlak olanlar dikkatle seçilmelidir. Tohumun doğru şekilde seçilmesi yapılacak üretimin kalitesini ve verimini önemli ölçüde arttıracaktır.

Tohum seçildikten sonra uygulanması gereken önemli bir püf nokta, ekimden önce tohumların 24 saat su içerisinde bekletilmesi gerektiğidir. Bu yöntemle su üstünde toplanan tohumlar atılır. Çay tohumlarının genellikle maksimum 20- 25 gün içerisinde çimlendiği bilinmektedir.

Geldik ekime… Ekim için şevden 40 santimetre uzak olmakla birlikte 50 santimetre aralıklara sahip, 30 – 40 santimetre derinlikte ve 30 santimetre genişlikte bir toprak kısmı gevşetilir. Açılan çukura maksimum 4 tane tohum sac ayağı usulünce konulur. Üzerlerine ise 4-5 santimetre kalınlığında toprak kapatılarak iyice bastırılır.

Bir diğer önemli nokta ise ilkbaharın gelmesiyle yeni çıkan genç fidanların yakıcı güneşten korunmasıdır. Yeni fidanların güneşten korunması için boydan boya baklagil ekimi yapabilirsiniz. Bu hem çay bitkilerini güneş yanığından koruyacak hem de topraktaki azot miktarını arttırarak olumlu bir etki yaratacaktır.

Ekimden sonra dekar alana 3-4 tonluk ahır gübresi serilmesi gerekmektedir. Ekim düz arazideyse sıralar arasında 120 santimetre, sıralar üzerinde 50 santimetre olmalıdır. Arazinin durumu ne olursa olsun genellikle her ocağa konan tohumdan 2-3 tanesi büyümektedir.

Bu büyüyen fidanlardan en iyi olanın bırakılıp diğerinin sökülmesi gerekmektedir. Bu sayede genç fidanlar üç yaşına kadar topraktan sağladıkları besin maddeleri ile iyi bir kök sistemi ve gövde geliştirebilirler.

Tabii bunun düzgün şekilde yaşanabilmesi için azot, fosfor ve potasyum gibi besin maddelerinin genç fidanlarca sorunsuz karşılanabilmesi gerekiyor. Bunu en garanti yoldan temin edebilmek için de fidanlar bir yaşındayken dekar alana 7.5 kilogramı azotlu, 2.5 kilogramı fosforlu olmak üzere 10 kilogramlık gübre karışımı verilmelidir.

Azotlu gübrelerde tercihiniz amonyum sülfat, fosforlu gübrelerden ise süper fosfat olmalıdır. Süper fosfat tohum ekiminden önce toprağa verilmektedir. Bunların haricinde çay fidanlarında yabancı ot mücadelesi ikinci yaşta yapılmaktadır.

Çay tüm bu süreçlerden sonra genellikle mayıs ayına denk gelen zaman diliminde toplanmaktadır. Ancak mayıs ayında toplanan ürün toplam potansiyelin %40’ına denk gelmektedir. Bunu takiben yaz aylarında yapılan ikinci toplamada toplam potansiyelin %60’ı toplanabilir.

Bunun yanında toplanan çay yapraklarının bastırılmadan sepete doldurulması ve bu şekilde işlem görmek üzere fabrikalara iletilmesi gerekir. Fabrikada ise soldurma, kıvırma, fermantasyon, kuruma ve tasnif işlemleri ile çayın fabrikasyonu gerçekleştirilir ve satışa hazır hale getirilir.

Siz de Ufuk Tarım farkıyla çay ve daha pek çok bitki hakkında doğru yetiştirme yöntemlerini öğrenebilir ve tarımsal alışverişlerinizi güvenle gerçekleştirebilirsiniz